Annelerin hakkı hiçbir zaman ödenmez. Çocukları doğurana dek kendi sağlıklarını her anlamda riske atıyorlar. İkinci bir canlıyla dokuz ay boyunca yaşam sürdürmenin zorluğuyla karşı karşıya kalıyorlar. Doğum sancılarını, doğumun zorluğunu çekiyorlar. Sık doğum yapmak hele ki en zoru diyebiliriz.
Sık ya da kısa aralıklarla yapılan doğumlarda hem anne, hem de bebeğin sağlığı büyük olumsuzluklarla karşılaşabiliyor. Doğum yapmanın her ne kadar kendi içerisinde sağlık açısından farklı çeşitleri olsa da bunlar sağlığınız için yeterli olmayabiliyor. Kısa aralıklar ile sık doğum yapmak ülkemizde özellikle oldukça yaygın olan bir durum. Her ne kadar geçmişte daha fazla yaşansa da bu durum, bugünler de gün geçtikçe istatistiklerde bir azalma görüldüğü de gözlerden kaçmıyor.
Tıp dilinde doğum, “parite” kelimesiyle özdeş kullanılıyor. Parite, 20.hafta sonrasını kapsayan bir doğum sürecini ifade ediyor. 20.hafta öncesindeyse doğum, parite yerine düşük kategorisinde kendisine yer ediniyor. Çoklu doğum ise “grand multiparite” olarak ifade ediliyor. Bu da daha çok beşinci doğum ve sonrasında kullanılan bir terim diyebiliriz. On ve üzerinde kullanılan terim ise “grand great multiparite” olarak anlatılıyormuş.
Doğum konusunda farklı görüşlerin mevcut olduğundan da bahsetmek gerek. Beş doğumu normal gören uzmanlar da var, üç doğum olarak sınır koyanlar da… Burada önemli olan sık ve kısa aralıklarla doğum yapmanın olası zararlarının farkında olmak. Sık doğum yapmak hakkında detaylı bilgi sahibi olmak isteyenler için zararlarını detaylıca inceleyelim.
Sık ve Kısa Aralıklarla Doğum Yapmanın Anne Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Sık ve kısa aralıklarla doğum yapmanın ülkemizde de sıklıkla karşılaşılan en önemli etkisi, ani ölüm riskiyle sonuçlanabilmesidir. Sık doğum yapmak ani ölüm riskini ciddi oranlarda artırmaktadır.
Sık doğum yapmanın vücut direncinde de azalmalara sebebiyet verdiği biliniyor. Vücut direncinin azalmasıyla annenin sık sık hastalıklara yakalanma riski de artmaktadır.
Normal sıklıkta doğum yapanların aksine, sık doğum yapmak anne üzerinde rahim ağzı kanserine, şiddetli kanamalara ve adetlerde düzensizliklere yol açma riskinin üç kat fazla olduğu belirtiliyor.
Yine diyabet, anemi, yüksek tansiyon ve gebelikte görülen zehirlenmeleri de arttırdığının üzerinde duruluyor.
Üreme sistemi üzerinde yaşanacak problemler, bir daha çocuk yapmama gibi büyük risklere gebedir. Üreme sisteminde yaşanan sorunların tedavisinde de büyük zorluklarla karşılaşılabilmektedir.
Anne sağlığını gelecek açısından da ciddi manada etkileyen riskler mevcut. Annenin yaşantısında hemen olmasa dahi ileriki hayatında sağlık açısından büyük olumsuzluklara gebe bir durum ortaya çıkıyor. Bu konuda temkinli ve doğru davranmak çok önemli. Annenin sağlığında yaşanacak bu sorunlar tabii ki bebek ve aile üzerinde de etkili olabiliyor. Aile yaşantısını derinden etkileyecek bu sorunların da bahsetmek şart…
Sık ve Kısa Aralıklarla Doğum Yapmanın Aile ve Bebek Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Bebeğin üzerindeki olumsuz etkilerinin daha çok anne karnında yaşandığını belirtmek gerek. Bu da bebeğin dünyaya gelirken de sıkıntılar yaşayacağının bir göstergesi olabilir. Bu yüzden sık doğum yapmak bebeğin hem anne karnında hem de gelecekteki yaşantısında sorunları beraberinde getirdiğinin altını çizmeliyiz.
Sık doğum yapan annenin, karnında bulunan bebeğin ölüm riski, normal bir doğum süreci geçirenlere göre çok daha fazladır. Aynı zamanda erken doğum gibi riskli durumlara yakalanma ihtimali de fazladır.
Yine sık doğum yapmak yüzünden bebek üzerinde beslenme sorunları ortaya çıkabilmektedir. Bu beslenme bozukları yüzünden bebeğin büyümesinde anormal bir gelişim sağlayabilir.
Yine bebeğin büyüme sürecinde ruhsal gelişiminde anormallikler yaşanabilir, zekâ yapısı ve bedensel gelişimi de sık doğum yapmak yüzünden olumsuzlukların yaşanmasına neden olabilir.
Yine aile üzerindeki etkisinden bahsetmek gerekirse, annenin her çocuğuna eşit yaklaşmasını engelleyebilir. Üzerinde durulması gerekilen durumlarda çocuk ilgisizlikle karşılaşabilir. Bu da çocuğun özellikle psikolojik olarak çöküntü yaşamasıyla sonuçlanabilir. Çocuk ile aile arasındaki bağlarda zayıflık görülebilir ve kardeşler arasındaki kıskançlıklar ebeveynler açısından da zor durumlar yaşanmasına sebep olabilir.
Aynı zamanda ebeveynlerin masrafında da artışlar meydana gelecektir. Bu da ailenin ortak stres yaşamasına sebep olabilir. Ailevi sorunları meydana getirebilir, sürekli tartışma ortamı ortaya çıkabilir. Yine çocukların isteklerinin karşılanmamasıyla hem ebeveynler hem de çocuklar üzerinde moral bozukları yaşanabilir. Bu da yine ailenin ortak bir şekilde psikolojik açıdan ciddi sorunlar yaşamasıyla sonuçlanabilir.
Ne Yapmalı?
Eğer sık ve kısa aralıklarla doğum yapanlardansanız yukarıdaki riskleri yaşamanız muhtemel. Kesin bir şeyden tabi ki bahsedemeyiz. Her insanın vücudu bir değil ve aynı reaksiyonları göstermiyor. Eğer doğum konusunda normal davranmak isteyenlerdenseniz bu riskleri de göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi tam olarak net bir sayı yok sağlıklı doğum için ama net olan bir şey varsa da kısa aralıklarla doğum yapmamaktır. Vücudunuzun kısa aralıklarla art arda doğum yapması hem sizi yoracaktır, hem de sağlığınız açısından büyük riskleri beraberinde getirecektir. Bunu yaşamanıza hiç gerek yok. Hem sağlıklı bir aile gelişiminden yanaysanız da kardeşler arasında yaş farkının olması da iyi bir tercih olacaktır.
Bu konuda yeni doğum ile bir sonraki doğumunuzun arasına 1 ile 3 yıl arasında mesafe koymanız gerekiyor. Eğer böyle bir mesafe koyarsanız hem vücudunuz eskisi gibi toparlanacak ve doğuma müsait hale gelecektir, hem de yeni doğan çocuğunuzun büyüme sürecinde etkin bir rol oynayabilirsiniz.
Bu olumsuz etkileri ne siz yaşayın, ne de çocuğunuza yaşatın. Her zaman sağlığınız daha çok önem arz etmektedir. Çok fazla çocuk isteyebilirsiniz fakat bu çocukların da sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamak sizin elinizde olan bir durum. Bir çocuğa sağlıksız, anormal bir gelişim yaşatmak kesinlikle kimsenin hakkı değil. Bu konuda siz de problemlerle karşılaşmamak açısından lütfen dikkatli olun ve tüm riskleri ona göre değerlendirin.
Doğru Tercih: Normal Bir Süreç Yaşamak
Normal bir doğum süreci kesinlikle en doğru tercih olacaktır. Çocuğunuzun gelişimi, sizin sağlığınız ve ailenin ekonomisi normal bir doğum sürecinde anormalliklerle karşılaşmanın önüne geçecektir. Böylelikle hem doğum sürecinde daha mutlu bir süreç geçirmiş olacaksınız hem sonrasında da belli başlı sağlık kaygılarıyla uğraşmayacaksınız.
Doğumda sezaryeni de sıklıkla tercih etmemelisiniz. Uzmanlara göre sezaryen operasyonunun üçü geçmemesi tavsiye ediliyor. Aksi takdirde üçten fazla olduğunda yukarıdaki risklerin üstüne birer yeni riskleri de dahil edebilirsiniz. Ayrıca estetik olarak da sezaryenin hoş durmadığını da belirtmek gerek. Sezaryen duruma göre tercih edilebilir bir operasyon şeklidir fakat her zaman tercih edilecek bir seçenek değildir. Bunun farkında olun yeterli…
Riskleri arttırmak yerine azaltmak her zaman en mantıklısı olacaktır. Aileniz açısından da bunu düşünmelisiniz. Sadece çocuk ve sizle başlayan sorunlar silsilesinden değil, ailenizi etkileyen bir durumun üzerinde durduk. Siz de normal bir süreç yaşayarak ailenizin yaşamının olumsuz etkilenmesinin önüne geçebilirsiniz.
Doğumda her zaman riskler vardır fakat riskler her zaman en aza indirgenebilir şeylerdir. Normal bir doğum süreci yaşayın, doğumların arasına zaman koyun ve sorunların sorun olarak ortaya çıkmasının önüne geçin. Önlemi en baştan almanız, sorunların önüne geçmenin en doğru yoludur, bunu sakın aklınızdan çıkarmayın…