Çocuk sahibi olamanın duygusal açıdan tatmini ve güzellikleri tartışılmayacak kadar fazladır. Çocuk sahibi olmak hayatın en muhteşem deneyimlerinden biridir. Birbirlerini seven iki insan, mutlulukları ve sevgileriyle besleyebilecekleri paha biçilemez değerde bir varlığı dünya getirirler. Yeni doğan bir bebek anne ve babanın hayatına; korkuyu, kaygıyı, sorumluluğu, yorgunluğu, karmaşığı ve değişimi beraberinde getirir ve bireylerin bunlarla baş etmesi de zaman alır.
Çocuk sahibi olmak kadın ve erkeğin hayatında köklü değişimlere yol açar. Çocuk sahibi olduktan sonra açıkçası kim ne söylerse söylesin kadın ve erkeğin hayatı bir daha eskisi gibi olmaz. Bu yüzden çocuk sahibi olmayı düşünen kadın ve erkek hayatlarına girecek bu köklü değişimlerinin farkına varması gerekir. Elbette anne-baba olmanın sayısız güzelliği tartışılamaz. Bütün bunlara rağmen çocuk sahibi olacak anne-baba adaylarının yaşamında; alışkanlıklar, arkadaşlık, evlilik, sosyal ve iş ilişkilerinde özellikle kadınlar için fiziksel görünümde değişimler yaşanır. Bu tarz değişimlere çiftler ne kadar hazır olduğunu söylese de bebeğin doğumu beraberinde sürprizleri de getirir. Ve tabi ki bu değişimlere ayak uydurmakta zaman alır. Her yeni bebeğin aileye girmesi, beraberinde yeni değişimleri de zorunlu kılar. Peki bu değişimler nelerdir bir göz atalım isterseniz.
Anne ve Babadaki En Önemli Değişimler
Doğumla birlikte anne ve babada meydana gelen değişimler şu şekilde özetlenebilir:
- Eşinizle ilişkiniz ve ev işlerinde ne kadar eşitlikçi olursanız olun, bebeğin doğumunu takip eden ilk günlerde geleneksel kadın erkek rolleri ve iş bölümü ortaya çıkabilir.
- Yani çocuğuna bakan ve ev işleri yapan bir kadın ile para kazanan erkek ilk gözlemlenen değişimlerden olur.
- Bebeğin doğumundan hemen sonra anne, bebeğini tanımak ve ihtiyaçlarını karşılamakla meşgul olmak zorundadır.
- Bu süreç anne adaylarının kendilerini yorgun ve bitkin hissetmelerine aynı zamanda eşleri tarafından yeteri kadar desteklenmediklerini ve anlaşılmadıklarını hissedebilirler.
- Babalar ise eşleri tarafından dışlanmış, eşi ve çocukları için gereksiz ve değersiz hissedebilir. Bu da kadın ve erkek arasındaki duygusal mesafeyi arttırabilir.
Pek çok ülkede yapılan araştırmalarda boşanmalardaki artışın, bebeğin doğumunu takip eden ilk beş yıl içerisinde gerçekleştiği ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, evliliğine sahip çıkabilen çiftlerin, ilk iki yılın sonunda eskisi gibi, hatta eskisinden daha keyifli evlilik yaşayabildikleri de aynı araştırmaların sonucudur.
Bebeğin doğumuyla birlikte artan masraflar, sorumluluklar, uykusuzluk ve artan iş yükü anne-babayı duygusal ve fiziksel olarak zorlayacağından, birbirlerine karşı daha az anlayışlı ve sinirli yaklaşabilirler. Aslına bakarsanız gereksiz bir sürü masraf yapmak, çok da gerekli olmayan hijyen ve sağlık takıntılı davranışlar sergilemek günümüzde iyi anne-baba olabilmek için zorunluymuş gibi gösterilir. Bu tutum da yeni anne baba olmuş bireylerin stresini fazlasıyla arttırır. Bu yüzden anne ve babalara en önemli tavsiyemiz gerektiği ve çocuğunuz gerçekten ihtiyacı olan kadarını yapın. Böylelikle bu dönemi daha az stresli atlatabilirsiniz.